BİR TEKNOLOJİ SERÜVENİ
Aslında her şey, o ışıl ışıl parlayan teknoloji mağazalarının vitrinlerine bakmakla başlıyor. O kadar ilginizi çekiyor ki o teknolojik ürünler, bakmaktan ve kurcalamak istemekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Nasıl ilgimizi çekmesin ki hem?... Neredeyse ince bir kağıt misali led televizyonlar, katlanabilir ve taşınabilir tamamen dokunmatik ve basınç hassasiyetli tablet bilgisayarlar, her türlü işimizi yapabileceğimiz, avucumuzun içindeki mobil cihazlar... Teknoloji dünyasının bu rengarenk ürünleri, bam telimize dokunuyor ve maalesef her an bir yenisi çıkan bu ürünlerin, her zaman en yenisini kullanmak istiyoruz. İşte bu istek, bizi daha da çok teknolojinin bağrına götürüyor ve evlerimiz, adeta teknoloji çöplüklerine dönüyor. Ancak, şimdilerde teknoloji öyle bir boyut kazandı ki, aldığımız her üründeki her özelliğin işlevsel olduğunu, yani elimizdeki cihazların her özelliğinin kullanılabilir olduğunu görmeye başladık. Zira eskiden aldığımız cep telefonlarının veya televizyonların bize var olduğunu bildirdikleri özelliklerini ya kullanamıyorduk ya da kullanmak istesek dahi mevcut özellikler bahsedilen işlevini gerçekleştiremiyordu. Özellikle Google'ın Android işletim sistemli cihazlarına baktığımızda, var olan her özelliğin işlevsel olarak aktif olduğunu görebiliriz. Üstelik Android işletim sistemi linux tabanlı bir işletim sistemi olduğundan, her türlü geliştirici istediği herhangi bir konu için program yapabilmekte ve bu programlar Google Store Mağazasında alıcılarıyla buluşturulabilmekte... Böyle bir teknolojiyi cebimizde taşıyoruz işte... Düşünsenize, siz bir programcısınız ve yaşadığınız toplumda veya kurumda herkesin ihtiyacı olan bir sorunu saptıyorsunuz. Daha sonra saptadığınız bu sorun sizin için ticari bir kaynak haline gelmesiyle birlikte, bütün bu insanların sorunlarına da çözüm bulmuş oluyorsunuz. Nasıl mı?... Çok basit... Bir mobil cihaz uygulaması yazıyorsunuz ve bunu Google Store'da alıcılarıyla buluşturuyorsunuz. Alıcılar dedik, ancak tamamen ücretsiz olarak da bu sunumu yapabiliyorsunuz ve on binlerce insan Google Store'dan bu ürünleri tamamen ücretsiz olarak mobil cihazlarına indirebiliyor. İşte size tamamen kullanıcı etkileşimli bir platform ve hayatın her zorluğu için basit ve küçük boyutlarla yazılabilecek programlarla teknoloji kolaylığı... Yaklaşık iki senedir Google'ın mobil cihaz teknolojisiyle haşır neşir bir haldeyim ve gerçekten, bu zaman dilimi içerisinde bir kez olsun cihazıma ödediğim miktar için bir pişmanlık duymadım. Çünkü yaşamımın her anında bu teknolojiden yeni yeni özellikleriyle faydalandım ve benim için pek çok kolaylığın kapılarını araladığım ve yeni yeni şeyler keşfettiğim bir maceraya dönüşüverdi, bu yeni teknolojiyle yaşamım...
Günlerden pazar ve benim için biraz gezip dolaşmak ve vitrinlere bakmak, şöyle biraz teknolojiyle ilgili olmak için bir fırsat... Öncelikle yine her zamanki gibi, o çok sevdiğim markaların mağazalarına gitmekle başlıyordu serüvenim... Bir kaç mağazada, bir kaç ürüne baktıktan sonra, kendimi bir teknoloji mağazasında cep telefonlarına bakarken bulmuştum. Bilirsiniz, bu mağazalardaki çalışanlar sizi içeriye çekmenin bin bir türlü yolunu biliyorlardır. Velhasıl, mağazadaydım ve vitrinlere dikkatlice bakıyordum. O kadar enteresan cihazlar görmekteydim ki, cep telefonumu daha yeni almış olmama rağmen, artık cebime ağır gelmeye başlamıştı. Yani artık olabildiğince soğumuştum, o cihazları gördükten sonra kendi telefonumdan... Fakat bir hikmet-i ilahidir ki, o gün nasıl başardıysam, o çok beğendiğim cihazı almadan mağazadan çıkıp gittim. Ancak o günden sonra o akıllı cihaz benim için bir rüyaya dönüştü ve geceleri rüyalarıma girer oldu. Yine o rüya dolu gecelerden birinde, "rüyaları gerçekleştirmenin yolu onlardan uyanmaktır." dedim, kalktım ve hemen internete girdim. Bir teknoloji mağazasının web sitesine girdim. O çok beğendiğim Android işletim sistemli akıllı cihazın siparişini verdim. Üstelik 250,00 TL indirimle! Benim için tam manasıyla bir "turnayı gözünden vurdun!" vak'ası olmuş oldu.
 |
Samsung Galaxy Wonder |
Beklenen gün geldi ve kargoyla gelen ürünümle, yani akıllı cihazımla artık baş başa kalmıştık. Fakat bu da neydi böyle?... Daha önce kullandığım hiçbir cep telefonuna benzemiyordu. Allah'ım, elimdeki alet yoksa bir uzay mekiği kumandası mıydı?... İşte böyle abartılı ve bir o kadar da gereksiz sorular sormaya başlamıştım, cihazımı kullanmaya başladığım ilk anlarda... Daha önce dokunmatik cihaz kullanmış olduğumdan, dokunmatik özelliğini kullanırken çok da zorluk çekmedim. Ancak, o kadar hassas bir algılama özelliği vardı ki, gömleğimin ekran üzerinde kayıyor olması, ekran kilidinin açılması için yeterli oluyordu. Kullanıcı arayüzünün o inanılmaz güzelliğini seyre dalmıştım, dersem, pek de abartmış olmayacağım. Ulaşmak istediğim her şeyi, kendime göre düzenleyebiliyor olduğum muhteşem bir menü ve 7 farklı masaüstü seçeneğiyle her programa 1-2 saniyede ulaşabileceğim bir cihaz vardı elimde artık...
 |
Masaüstü Görünümü |
 |
Ekran Kilidi Görünümü |
 |
Menü Görünümü |
Ama anlayamadığım bir şekilde, daha akşam olmadan şarjı bitiyordu cihazımın. Bu durumu çözmem gerekiyordu; çünkü Google Store'dan indirdiğim onlarca oyun, oynamam için beni bekliyordu. Şarj süresini uzatmanın yolunu bulmak çok da zamanımı almadı, diyebilirim. Cihazın ayarlar bölümünden internet veri bağlantısını kapatmak ve arka planda sürmekte olan veri akışını durdurmak işimi gördü. Artık akşama kadar oyun oynasam dahi bir gün boyunca şarjı bitmiyordu. Ancak itiraf etmeliyim ki, bir süre sonra oynadığım oyunlardan sıkılmaya başlamıştım. Çokça gerek duyduğum pek çok uygulama buldum. Artık cihazımda; Kur'an-ı Kerim ve meali, Risali Nur Külliyatları ve Osmanlıca, İslam İlmihalleri, tesbihat ve cevşen, İngilizce konuşan sözlük ve daha bir çok uygulama vardı. Her biri yaşamım için bilgi ve ilim kaynağıydı. Bu uygulamalardan hala daha çokça istifade etmekteyim ve çok da memnunum.
 |
Menü Başka Bir Görünüm |
 |
Google Play Ücretli Uygulamalar |
 |
Google Play Ücretsiz Uygulamalar |
Artık hiç kullanmaktan vazgeçemediğim bir telefonum vardı. Her geçen gün yeni bir özelliğini keşfediyor ve kendim için yeni bir kolaylık daha buluyordum. Bir gün, ailecek dolduk arabaya ve akraba ziyareti için yola çıktık. Zira günlerden bayramdı ve köyde yaşamakta olan bir akrabamızın yanına gitme hasleti duyduk. Fakat, gideceğimiz köyün daha önce kullanılmakta olan yolu kapatılmış ve gitmemiz için yeni yolu kullanarak ulaşımımızı gerçekleştirmemiz gerekiyordu; ancak, aynı zamanda tüm trafik levhaları da yol boyunca kaldırılmıştı ve zaten karanlığın çökmüş olmasıyla beraber hiçbir şekilde ulaşımımızı gerçekleştiremiyorduk. Arabayı kullanmak görevini üstlenen bendim ve arabada bulunan annemin tecrübelerinden faydalanarak ulaşımı sağlamaya çalışsam da nafile olmuştu. Hemen arabayı sağa çektim ve "ne yapabilirim?" diye düşünmeye koyuldum. İşte o an yine imdadıma yetişen o çok akıllı mobil cihazım oldu. Şimdi adım adım akıllı bir cihazdaki navigasyon ile bir adrese nasıl ulaşılacağını bir bakalım...
(Kendi cihazıma bağlı kalarak bu özelliğin nasıl kullanılacağını anlatacağım, fakat farklı farklı markalarda adımlar değişebilir. Ancak yine de navigasyon özelliğini kullanmak istiyorsanız, izleyeceğiniz adımlar buradakiyle hemen hemen aynı olacaktır.)
İlk olarak cihazımın GPS özelliğini açmam gerekiyordu. Derhal bunu aktif hale getirdim.
 |
Perde Menüsü |
 |
Gps Aktif |
Daha sonra internet bağlantısı sağlayabilmek için, daha önce şarjdan tasarruf sağlamak maksaydıyla kapatmış olduğum internet veri ağı kontrolünü aktif hale getirdim. Tuş kilidi tuşu üzerine basılı tutarak açılan kısayol menüsünden Veri Ağı Modu'nu Etkin olarak ayarladım.
 |
Tuş Kilidine Basılı Tutularak Açılan Kısayol Menüsü |
Artık navigasyon ile adres alacağım pencereye ulaşabilirdim. Masaüstündeki Navigasyon seçeneğine dokunarak navigasyon programını açtım. Bu bölümde gitmek istediğim adresi girdim ve yol tarifi al seçeneğine de dokunarak ulaşmak istediğim yolun krokisinin çizildiğini ekranda görmüş oldum.
 |
Varılacak Yer |
 |
Konum |
 |
Konuma göre yol tarifi |
Artık yolun güzergahının değişmiş olmasının veya yol çalışmalarına bağlı olarak tüm tabelaların kaldırılmış olmasının hiçbir önemi kalmamıştı. Gideceğimiz yer için bütün yol detaylarını akıllı cihazımın içerisinde görebiliyordum. Yönergelere tıkladım ve adım adım hangi yolu kullanarak kaç km gideceğimi ve kaç km sonra hangi konumdan ne yana dönüş yapacağımı bir bir görüyordum. Bu adımları izledim ve yine navigasyon yazılımının gitmek istediğim yere bana vaat ettiği gitme süresi içerisinde varmak istediğim yere rahatlıkla varmış oldum.
 |
Adres Yönergeleri |
 |
Dönüş Noktaları ve Talimatlar |
İşte bu yaşadıklarım, benim için bir teknoloji serüveni haline dönüşmüştü. Küçük bir cihazın ne büyük işler halletiğini gördükçe de, yaşamdaki bütün kolaylıkların aslında küçük detayları keşfetmekte ve bu keşifleri uygulayabilmekte yattığına olan inancım bir kere daha tazelenmiş oldu. Teknolojinin gelişimine ve yaşamımızdaki yerine bakarsak, hakikatten de bizim için ve kendi içerisinde bir serüven haline dönüşmüş olduğunu rahatça görebiliriz. Siz, şu an bu yazıyı okurken, dünya çapında binlerce, hatta belki yüz binlerce yeni ve farklı teknolojik ürünler üretiliyor. Düşünebiliyor musunuz, var olan serüven içerisine yeni ve birbirinden farklı başka başka serüvenler de katılıyor. Pekiyi, kendinize hiç sordunuz mu: "Ben bu serüvenin neresindeyim?" diye?... Vereceğiniz cevaplar, yaşamınıza aktif olarak aldığınız teknolojilerin sınırlarıyla çizilse de, yaşantınızı düşündüğünüzde sağlık imkanlarından, sosyal hizmetlere, eğitimin gerçekleştirilmesinden, dünyayla iletişime kadar her yaşam gereklilikleri için teknolojinin vazgeçilmez bir unsur ve hatta başlı başına bir rehber olduğunu görebilirsiniz. Nerede olduğunuzun veya kim olduğunuzun önemi yok. Şayet geleceği istiyorsanız, teknolojiye kapılarınızı sonuna kadar açmalı; ancak, getirdiği her türlü zarar içinse, manevi kapılarınızı açılmaz kilitlerle kapatmalısınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder