YARATICILIĞIMIZI OKUL SIRALARINDA HAPSETTİK

Bu ülkede yaşayan ve belli bir noktaya gelmiş olan bizler, eğitim hayatımız boyunca hep belli kalıpları kuşaktan kuşağa aktarmak kolaylığının ürünleri olan metotlarla yetiştirildik. Öte yandan nasıl ki evrende var olan her şey sürekli bir değişim içerisinde ise insanlar da kaçınılmaz değişimin birer parçalarıydılar. Eğitim-öğretim ortamları bu değişimlerin paralelinde hazırlanmalıydı ama maalesef bu yapılamadı. Okullarda devlet kanalıyla gerçekleştirilen eğitimde özgün fikirlerin yer alamamış olması, geleceğin inşa edildiği okul sıralarındaki öğrencilerin fabrikalarda belirlenen standartlar ile üretilen bir ürün misali yetiştirmesine neden oldu. Bu durum bireylerin en önemli özellikleri olan kendilerini gerçekleştirmek görevinin yerine getirilememesine sebep olmakla beraber, bireyleri bir üst basamağa geçecekleri eğitim düzeylerinde her şeyi sıfırdan alarak öğrenmeye çalışmak zorunda bıraktı. Ölçme ve değerlendirme, eğitim sistemimizde bir araç olmaktan çok amaç haline geldi.
Öğretmenlerimin gözlerimin içine baktığını gördüğümde, içimdeki ışıkla gözlerinin kamaştığını düşündüm hep. Bana dönüp, “pencereyi aç ve gözlerindeki o ışıkla karanlıkları aydınlat!” demelerini bekledim. Çünkü çocukken öğrendiğim bir şey vardı: Karanlıkta hiçbir şey gözükmüyordu. Bense, hiçbir şey bilmiyordum. Hiçbir şey bilmiyor olduğumu bilmek, dünyada öğrenilmesi gereken o kadar çok şey var ki, dedirtiyordu bana. Her anahtar her kilitli kapıyı açmıyordu. Belki ben de uzaklarda bir yerlerde karanlıkta kalmış odaların kilitli kapıları için bir anahtardım. Çocukluğumdaki karanlık korkumdan olsa gerek, hiçbir yer karanlık kalmasın istiyordum. Ben, öğretmenlerimin gözlerinin içine baktığımda gözkapaklarını kapattıklarını gördüğüm her anda gözlerimdeki ışıkla yanan heyecanımın sönmesiyle hüsran yaşadım. Bir gün benim de bir çocuğum olursa, çocuğumun gözlerindeki ışığın da hüsranla söneceği ihtimalini düşünerek, onu gideceği okula üzülerek göndereceğim. Fakat, kendi çocuğumun gözlerinin içine baktığım her an, o masum gözlerinden parıl parıl yayılan o özel ışığın o gözlerden bütün dünyayı aydınlatması için çabalayacağım. Nihayetinde bir gün öğretmen olmayı başarırsam, her bir öğrencimin gözlerinin içine bu duygularla bakacağım. Çünkü her çocuk, karanlıktan korkar. Çünkü her çocuğun sadece onun aydınlatabileceği hayalleri vardır.
Muhammet DURDU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder